İstismar geçmişi büyük bir değersizlik hissinin içinize yerleşmesini de birlikte getiriyor. Hatırlamalar (“flash back”ler) başladığında ise bu değersizlik duygusu baş edilmez bir boyuta ulaşabiliyor. Benim deneyimimde sürekli ölüm tehditine maruz kalmanın yanı sıra “sana kimse yardım edemez”, “seni kimse kurtaramaz”, “senin için kimse bir şey yapmaz” gibi cümleler zihnime kazınmıştı. Bu sözler duyduklarım mıydı yoksa yaşadıklarımdan sonra içselleştirdiklerim miydi bilmiyorum ama düşünce biçimimin parçası haline gelmişlerdi.
Desteğe ihtiyaç duyduğumda, bir şey yaparken hep onlar konuşuyorlardı. Bunları fark ettikten sonra yerlerine şu cümleyi koymaya çalıştım “sen de herkes kadar değerlisin”. Kahraman olmak ya da müthiş şeyler keşfetmek gerekmiyordu. Herkes kadar iyi olanı hak ettiğine kendini inandırmak yaşamımı köklü bir şekilde kolaylaştırdı.
4 yaşındaki ben derinden yaralanmıştım. Üstüne üstlük kötü şeyleri hak ettiğime iyi şeylere ise hakkımın olmadığını içselleştirmiştim. Bu keşif sürecinde kendime, kendi içimdeki çocuğa, benim de öyle davranmış olduğumla yüzleşmek biraz kalp kırıcıydı. Ancak şimdi içimdeki çocuğa tüm çocuklara yapacağım özenle yaklaşıyor ve ihtiyaçlarını tanıyorum. İçimde yükselen, onu zedeleyen seslerin yerine her çocuğun hak ettiği neşeli bir melodiyi koymaya çalışıyorum.
Kolay değil ama denemeye değer.